Kurban Bayramı

Gelecek Önünüzde Keşfedilmeye Hazır
Aziz Müslümanlar! Bir Kurban Bayramının yolcu edilmesi münasebetiyle arkada bıraktıklarına kısaca değinmek istiyorum.

Mü’min kardeşlerim!
Bildiğiniz gibi ibadetler Allah rızası için olan Cenâb-ı Allah’ın yüce buyruklarıdır. Bir kul olarak bize düşen vazife, ayetlerde ve hadislerde de işaret edildiği gibi bu kulluk vecibesini yerine getirerek bu dünyada huzur içerisinde yaşamak Allah’ın rızasını kazanmak ve öte alemlerde de O’nun vaad etmiş olduğu cennetlere, nimetlere kavuşabilmektir. Bu itibarladır ki kurbanlarımızı kestik. Hacılarımız beş emirden bir tanesi olan hacc farizasını yerine getirdiler, hacı oldular. Cenâb-ı Allah (c.c.) Hz.leri haccın da ehemmiyetine işaret ederek gücü yeten insanların mutlaka oraları ziyaret etmesini gücü yeten kişiler üzerine Mü’minlere farz kılmıştır.

Aziz Mü’minler!
Kurbanla hacc aslında birbirinden ayrılmayan iki önemli ibadettir. Hacc gücü yeten kişilerin, zengin olan insanların Kâbe-i Muazzama’yı ziyaret etmelerini ve bu ziyaretin akabinde de buna muvaffak olduklarından dolayı bir kurban keserek onun şükrünü şükür kurbanı gibi kabul edeceğimiz bu kurbanı keserek böylece Cenâb-ı Allah’ın emrini tam manasıyla yerine getirmeye çalışırlar. Kurbanlar geçti, bayramlar geçti. Ve biz yine eski minval üzere devam edip gidelim anlamını taşımaz. Bir Mü’min ömrü boyunca hem Cenâb-ı Allah (c.c.) Hz.lerinin rızası doğrultusunda hayatını devam ettirmekle yükümlüdür. Saniyelerini, her nefes alış verişlerini o noktada geçirmekle yükümlüdür, Müslümanlar. Ama bunu söylerken her zaman ibadette, her zaman Kur’an okumada ve her zaman namazda niyazda olduğu anlamında değildir. Yani şu demektir. Başkalarına muhtaç olmamak için çalışması, gayret göstermesi, ehli ve iyalinin rızkını temin etmesi ve bunun yanında da Rabbi zülcelal vel kemal Hz.lerini buyruklarını yerine getirmeye gayret etmesidir. Bu ikisi dengeli bir şekilde yapılmalıdır. Rabbimiz Kur’an’ı Kerimde: ……………….. “Dünya’dan da nasibin unutma.” Diye buyuruyor. Bu itibarladır ki hem dünyamız hem de ahiretimiz için çalışmak yeğlenmiştir, üstün tutulmuştur. Hiç ölmeyecekmişsin gibi dünya için çalış. Hemen yarın ölecekmişsin gibi ahiretin için çalış, diyen bu dindir. O itibarladır ki dünyamızın rahat, müreffeh bir şekilde olması için dünya için çalışmak, ahirette de azaba karşı siper ve korunma için dünyadan hazırlıklı olmamız gerekmektedir.

Aziz Müslümanlar!
Bu itibarla demek ki ameller ve niyetlere göredir Allah rızası için yapılan ameller Allah katına yükseltilir. O bakımdan bayramların arkasından düşüneceğimiz şey şudur. İki bayram gelip geçti. Ramazan bayramı, Kurban bayramı. Artık bayramdan bayrama namazlarımız olacak. Bayramdan bayrama ibadetlerimiz olacak. Bayramdan bayrama vaaz, nasihat dinleyeceğiz. Veyahut da bayramdan bayrama camilerimize koşacağımız anlamı hiçbir ilahi dinde yoktur, İslam dininde dinimizde hiç yoktur. Bu bakımdandır ki,

Aziz Mü’minler!
Sizlere buradan ifade ettiğim gibi bu dinden başka bir din gelmeyeceğine göre, bu kitaptan başka bir kitap gelmeyeceğine göre ve peygamber aleyhissalatu vesselam efendimizden başka bir peygamber gelmeyeceğine göre şu andan itibaren, dün olduğu gibi bu andan itibaren yine kendimizi ölmeden önce hesaba çekerek hesabımızı inceden inceye tutmakla yükümlüyüz, sorumluyuz. Cenâb-ı Allah (c.c.) Hz.leri cümlemize vakti zamanında tedarikler nasip buyursun.
Abdullah DEMİRCİOĞLU 07/12/2008

MAKALE