Dil ve Dilin Afetleri

Gelecek Önünüzde Keşfedilmeye Hazır
Aziz ve pek kıymetli Müslümanlar! Bugün çok önemli bir organımız olan dil ve dilin afetlerini kısaca sizlere anlatmak istiyorum.

Mü’min kardeşlerim!
Her halükarda, ne olursa olsun dilimizi muhafaza etmemiz icap etmektedir. İnsanın diline sahip olması, söyleyeceği sözlere dikkat etmesi çok önemli bir ahlak kuralıdır. İnsanlar arasındaki ilişkilerde anlaşma aracı olan dil, küçük bir et parçası olmasına rağmen icra ettiği misyon itibariyle oldukça önemlidir. Bu yüzden insanın kendine ve topluma karşı yapması gereken görevleri başında dilini terbiye ve muhafaza etmesi gelmektedir. Dinimizin öğrettiği ahlak kuralları gereği insan söyleyeceği sözün sonunu düşünerek konuşmalıdır. Dünya ve ahiret için faydası olmayan sözler söylenmemeli, gönül kırıcı kelimeler kullanılmamalı ve konuşurken başkaların sözü asla ve asla kesilmemelidir. Bir insanı överken aşırı gidilmemeli, bilgelik yani âlimlik, ilim sahibi olduğunu gösterir şekilde böyle bir gurur, kibir taşlanmamalı, başkalarının sözlerinde kusur asla ve asla aranmamalıdır.

Mü’min kardeşlerim!
Bizi Cenâb-ı Allah hepimizi, özellikle Müslümanları din kardeşi olarak yaratmıştır. …………….. “Müslümanlar ancak ve ancak din kardeşidir.” diye buyruluyor. Hepimiz Âdemdeniz, Âdem de topraktandır. Ve hepimiz Âdemoğluyuz. Âdem de topraktandır. Hepimiz onların toprak olduğu gibi toprak olacağız. Bu bakımdandır ki konuşmalarımıza dikkat etmemiz lazımdır. Bu hususta sevgili peygamber aleyhissalatu vesselam efendimiz: ………….. “Mü’minin hepsi, baştan ayağa hep diğer kardeşlerine faydalı olan kimsedir.” Buyurarak konuştuğun zaman ……………… buyuruyor aleyhissalatu vesselam efendimiz. Yani “seninle konuştuğu zaman veya sen onunla konuştuğun zaman o sana hep hayrı söyler, hayrı tavsiye eder, güzelliği söyler, iyiliği söyler, kötülüğü asla ve asla yapmayı tavsiye etmez. Müslümanın, mü’minin özelliklerindendir bunlar. ………………. Sen onunla yürüdüğün zaman da onunla beraber, olur ya, yolda karşılaşırsınız gideceğiniz mekan aynı olur, yer camii olur. Cuma günü. Yürüme esnasında bir de sana faydalı olur. Seni bir kardeş olarak bilir. Zaten Mü’minler kardeşya, o şekilde din kardeşi olarak görerek davranışlarını ona göre ayarlar. Yolda ayağın tökezlerse onlar seni kaldırır. Veya herhangi bir sıkıntı anında geçme durumu olursa, ona öncelik tanırsın. Bu şekildedir. Hep böyle uhuvvet, kardeşlik üzere kurulmuş bir dinin mensubuyuz.

Aziz Mü’min kardeşlerim!
Onun içindir ki ayrıca yani bundan dolayı dili kötü sözlere alıştırmamalı, yalan söylemekten, yalan yere yemin etmekten, başkalarının aleyhinde konuşmaktan, koğuculuk yapmaktan, yerine getirilmeyecek sözlerden sakınılmalıdır. Her hangi bir işi yarına veya ertesi günlere tevdi edilecek olursanız, olduğunuz takdirde unutuyoruz bazen insanlık halidir. İnşallah yapacağım. İnşallah geleceğim. İnşallah hazır bulunacağım şeklinde inşallah, yani Allah dilerse sözünü hiçbir zaman unutmamalıyız. Çünkü Allah dilemedikten sonra hiçbir şey yerine gelmez. Neden bu sözcüğü kullanıyoruz? Çünkü inşallah Allah dilerse manasına gelir. Sözleştik herhangi bir mazeretimiz çıktı. Dolayısıyla onu yapamadık. O bakımdan sözümüzde durmamazlık gibi bir durum söz konusu olmamıştır. Çünkü münafığın alemetini sevgili peygamber aleyhissalatu vesselam efendimiz üç olarak haber vermiştir. Bakınız. …………. “Münafığın alameti üçtür.” ………… “Konuştuğu zaman yalan söyler.” ……………….. “Vaadettiği zaman, ahdettiği zaman, randevu verdiği zaman randevusuna de muhalefette bulunur.” ……………….. “Ve kendisine de herhangi bir şey bu senin yanında dursun, al şu zaman kadar emanet edildiği zaman o emanete de hıyanette bulunur. O emaneti gözü gibi korumaz. Bilakıs bir tarafa atarsa işte bu üç özellik münafıklığın alametleridir.

Mü’min kardeşlerim!
Bunları bize sevgili peygamberimiz aleyhissalatu vesselam efendimiz haber vermiştir. Niçin? Hem dünyamız düzenli olsun diye hem ukbamız daha iyi olsun diye. Cennetler çünkü sizleri bekliyor, Mü’minler! Bu peygamberi sözlere, bu Resül aleyhissalatu vesselam efendimizin mübarek sözlerine dikkat etmeyeceğiz de, dinlemeyeceğiz de ya kimi dinleyeceğiz? Sorarım sizlere. O bakımdandır ki böyle yerine getiremeyeceğimiz sözleri söyleyip karşımızdakine güven vermememiz lazımdır. İnşallah dua edelim. İnşallah şu zaman sana şu şekilde yardımda bulunabilirim, gelirim yardım ederim şeklinde söz verdiğimiz zaman sözümü yerine getirmemiz gerekmektedir.

Mü’min kardeşlerim!
Yine Kur’an diliyle Cenâb-ı Allah Mü’minlerin vasıf ve özelliklerini sayarken onları diğer insanlardan ayıran vasıf ve özellikleri olması lazımdır. Sadece la ilahe illallah dedik İslamiyete girmekten ibaret bu. Ama bu onunla yalın bir kelimeden ibaret değil. Ondan sonra sana amel, iman, namaz, oruç, hacc, zekat ve diğer emirler terettüp etmektedir.

Mü’min kardeşlerim!
Onu da hatırlatıyorum. Bakınız Mü’minun suresinde ……………….. buyuruyor Hz. Allah (c.c.). Biz O’nun sözlerini, O’nun mübarek kelamını dinlemeyeceğiz de, sevgili peygamberimiz aleyhissalatu vesselam efendimizin sözlerini dinlemeyeceğiz de ya kimin sözlerini dinleyeceğiz? Veyahut da peygamberimiz aramızdan ayrılıp gitmiştir. O’nun varisleri olan gerçek ilim ve ihlas sahibi olan ve O’ndan aktarılmış olan hadisleri Cenâb-ı Allah’ın ayetlerini yorum ve tefsir doğru surette yapan gerçek âlimleri dinlemeyeceğiz de ya kimleri dinleyeceğiz, Mü’min kardeşlerim? İşte Kur’an azimüşşan bütün azametiyle adeta yerleri, gökleri çatlatırcasına bütün arzın merkezine, bütün insanlığa da hitap ederek diyor ki: Bak! ………………… “Mü’minler mutlaka feraha, kurtuluşa ermişlerdir.” Buyuruyor.

Aziz Mü’minler!
Rabbimiz hakkı söyler. Doğruyu söyler. O söylediği şeylerde, hatırlattığı her şeyde mutlaka hikmet var. Asla ve asla …………… Mü’minler mutlaka ahirette ve dünyada inanan insanlar felaha kavuşmuşlardır.

Mü’min kardeşlerim!
Sizleri fazla uzatarak sıkmak istemiyorum. Biraz da hava da sıcak, mekanımız da sıcak elhamdülillah. Bu sıcak ortamda belki rehavet çökebilir.

Aziz Mü’minler!
O bakımdandır ki fazla da uzatmak istemiyorum fakat Rabbimizin sözünü, kelamını dinledikten sonra O’nun üstünde bir kelam ve söz dünyada yoktur. Ondan sonra da peygamberimizin sözü, o da öyle. Onu da dinlemedikten sonra kimi dinleyeceğiz, Mü’minler? Dönüşümüz O’na değil midir? Rabbi zülcelal vel kemal Hz.leri diyor ki yapın, yapmayın ayetlerde. ……………….. “Sonra da siz Bana döndürüleceksiniz ey kullarım! Aklınızı başınıza alınız. Kendinize gelin. Ne yaptığınızın farkında mısınız?” Yani hareketlerinize dikkat ediniz. Cennetlik olmaya namzet olun. Cennetler sizleri, bizleri bekliyor. ……………….. Bu tabi ki herkesi için geçerli. Ölüm hatırlatılıyor. …………… “Bana döndürüleceksiniz. Siz dünya’ya geldiğiniz zaman nasıl annenizden babanızdan yalın ve çıplak olarak gelmişseniz, yine o şekilde ………. Ayet-i kerimede geçiyor. Tek tek, yalnız başınıza oraya gideceksiniz. O’na döndürüleceksiniz. Bu yol uzundur, yol da azıklı olmak lazım. O halde Mü’minun suresinin ayetini tercüme ederek söylüyorum. Cenâb-ı Mevlâ buyuruyor: “Mü’minler felaha ulaşmışlardır.” ……………………. “Onlar namazlarını huşu içerisinde kılarlar. Ve onlar konuştukları zaman onlar lahuyiattan, kötü sözden sakınırlar, korunurlar.” Diye buyruluyor.

Mü’min kardeşlerim!
Toparlıyorum. İnanan insan gönül kazanmak için güzel konuşmaya ve dilini hayırlı yönde kullanmaya özen göstermelidir. Bazı durumlarda susmak konuşmaktan daha hayırlıdır. Bir hadis-i şerifte Allah’a ve ahiret gününe inanan kimse ya hayır söylesin yahut da sussun buyruluyor.

Mü’minler!
Kişinin sözü, akıl ve fikrinin tercümanı, ilminin fazilet ve halinin açıklamasıdır. Kur’an-ı Kerimde yüce Mevlâ Cenâb-ı Allah şöyle buyuruyor Rasulullah aleyhissalatu vesselam efendimize: “Rasulüm! Peygamberim! Sen Rabbinin yoluna hikmet ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et.” Diye buyurmuştur. Evet Müslümanların konuşmalarına, kendi aralarında konuştuklarına nasıl konuşması lazım geldiklerine bu ayet-i kerime işaret ediyor ve hak yola çağırırken ola ki tebliğ vazifesine ezkaza üzerimize düşmüş olur. Yani hakkı anlatırken kırarak, yakarak, yıkarak değil, hikmetle, güzel sözle İslamiyet’i anlatmak. Çok çirkin, asla İslâm’ın tasvip etmediği kaba konuşmalardan ve İslamiyet’in ters yüz gösterecek şekilde konuşmalardan sakınmamız icap etmektedir.

Abdullah DEMİRCİOĞLU 02/12/2011 hutbesidir.

MAKALE