30 Mart, 2021 - İzlenme: 1362
Rabbü’l-âlemîn de 60 küsur yerde “ وَاَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ / Namaz kılınız” diye buyuruyor.
اِنَّ الصَّلٰوةَ تَنْهٰى عَنِ الْفَحْشَٓاءِ وَالْمُنْكَرِ“Muhakkak namaz fuhşiyat ve kötülüklerden uzaklaştırır.”(1) şeklinde devamlı tavsiyeler vardır Kur’ân’da, emirler vardır. Yapınız!
Sevgili Peygamberimizin onlarca yüzlerce hadisi var. Tabii ki bunlar çok uzun meseleler de namaza ehemmiyet vermemiz lazımdır, gerekiyor. Geçen buradayken arkadaşlara namazla ilgili bir Hadis-i şerifi söyledim. Hakikaten namazı terk eden kişilerin öte âlemde nasıl bir azapla karşı karşıya kalacaklarını Peygamberimiz haber vermektedir. Yani demeyin şunu ki bu din hep korku dini midir? Hayır, öyle bir şey değil. Ama insanların, kişilerin mesuliyetini, sorumluluğunu yerine getirmesi bakımından Peygamberimiz bu hususta hatırlatmalarda bulunmuştur. Ki namazı terk etmeyen kişi, kişiler mutlaka Cenâb-ı Allah’ın cennetine kavuşacaklardır. Sevgili Peygamberimiz buyuruyor ki:
إِنَّ أَوَّلَ مَا يُحَاسَبُ بِهِ الْعَبْدُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ مِنْ عَمَلِهِ صَلَاتُهُ فَإِنْ صَلُحَتْ فَقَدْ أَفْلَحَ وَأَنْجَحَ وَإِنْ فَسَدَتْ فَقَدْ خَابَ وَخَسِرَ
“Kıyamet günü kulun hesaba çekileceği ilk ameli namazı olacaktır. Eğer namazı tam ve düzgün ise şüphesiz felah bulur ve kazançlı çıkar. Eğer de namazı düzgün olmazsa, kaybeder ve zararlı çıkar.”(2)
Nesillerimiz maalesef namaza karşı lakayt davranıyor. Hatta inkâr etmeden, tembellik sebebiyle namaz kılanların bile durumlarının çok tehlikeli olduğu haber veriliyor. O itibarla ben bu şekilde bir hatırlatmada bulunuyorum. Bu geceye ait bizim dini kitaplarımızda “şu kadar namaz kılın, Miraç namazıdır, veyahut da başka mübarek geceler için olsun, böyle tavsiyeler vardır. Ama en güzeli, eğer ki varsa, herhalde vardır, sahibi tertip denilen bir şey var İslâm dininde, hiç namazını aksatmamış, akıl baliğ oluşundan, yaşadığı müddetçe hiç kaza namazı yok. Böyle kişiler Müslümanlar arasında vardır ama çok azdır, demek istiyorum. Şunun için söylüyorum. Ne kadar kaza namazımız varsa, onları kılmaya çalışalım, behemehâl tamamlamaya çalışmamız lazım bunları. O bakımdan kardeşlerim, böyle mübarek bir gecede fazla uzatmak istemiyorum ama şu hadisi de sizin, -eskilerin dediği gibi- manzur-u âlinize, görüşlerinize, önünüze sermek istiyorum, söylemek istiyorum ki namaza nesillerimizi alıştıralım. Evlatlarımızı, çocuklarımızı bu güzel ibadete alıştırmaya çalışalım. Sevgili Peygamberimiz:
مُرُوا أَبْنَاءَكُمْ بِالصَّلَاةِ لِسَبْعِ سِنِينَ، وَاضْرِبُوهُمْ عَلَيْهَا لِعَشْرِ سِنِينَ
“Yedi yaşına geldiklerinde çocuklarınıza namazı emredin. On yaşına geldiklerinde -eğer hala kılmıyorlarsa- onları dövün.”(3)
Yedi yaşında olan çocuklarınıza namaz kılmayı öğretiniz, on yaşına geldiklerinde biraz tembellik gösterirler ise onları hafif şefkat tokatlarıyla, hafifçe böyle tedip maksadıyla vurun. Yoksa şurasını burasını kırarak değil! Böyle emirler var. Çünkü hadiste:
كُلُّكُمْ رَاعٍ، وَكُلُّكُمْ مَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِbuyuruluyor. Yani “Hepiniz çobansınız ve her çoban da güttüğü sürüsünden mesuldür.”(4) Bakınız Kâbe-i Muazzama’yı tavaf ederken, hani eskiden beri duyduğumuz bir şey var. Denilir ki Kâbe-i Muazzama, işte yarın Kıyamet gününde mahşerde toplanma numunesi gibidir. Değil mi? O korkunç an! Tabii ki onun bir numunesidir ama Kâbe-i Muazzama’da toplanmanın ne kadar küçük olduğunu tarif etmek mümkün değil. Belki çok bir parçası, bir cüzüdür, o kadar küçüktür. Bu itibarla Sevgili Peygamberimiz “Namaz kılın, namaz kılmayanın durumu budur, Ahirete hazırlanın, Kıyamete hazırlanın. Şöyle fitneler kopacaktır, şunlar olacaktır...” derken bizi bir baba şefkatiyle kucaklıyor. Evet, öyledir. Kur’ân-ı Kerim öyle buyuruyor. “Size çok düşkündür o peygamber.” diyor.
لَقَدْ جَٓاءَكُمْ رَسُولٌ مِنْ اَنْفُسِكُمْ عَز۪يزٌۘ“O peygamber size çok düşkündür. Sizin üzülmenizi istemiyor.”(5)
Hadis-i şerifte de öyle buyurmuş Peygamberimiz aleyhissalatü vesselam:
إنَّما أنا لكم بمنزلةِ الوالدِ أُعلِّمُكُم“Ben sizin ananız-babanız konumundayım. Her şeyi size öğretiyorum.”(6)
Zaten peygamberlerin vazifelerinden bir tanesi de tebliğdir. Hiçbir şeyi ketm etmemişlerdir. Ama o hadisi söylemek için biraz meseleyi uzattım. Peygamberimiz aleyhissalatu vesselam efendimiz buyuruyor ki:
مَنْ حَافَظَ عَلَيْهَا كَانَتْ لَهُ نُورًا، وَبُرْهَانًا، وَنَجَاةً يَوْمَ الْقِيَامَةِ، وَمَنْ لَمْ يُحَافِظْ عَلَيْهَا لَمْ يَكُنْ لَهُ نُورٌ، وَلَا بُرْهَانٌ، وَلَا نَجَاةٌ وَكَانَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ مَعَ قَارُونَ، وَفِرْعَوْنَ، وَهَامَانَ، وَأُبَيِّ بْنِ خَلَفٍ
“Kim ona (namaza) devam ederse bu namaz kıyamet gününde onun için (karanlığa karşı) nur, (doğru olduğuna) delil ve (azaptan) kurtuluş olur. Kim de ona (namaza) devam etmezse onun nuru, delili ve kurtuluşu olmaz. O kimse kıyamet gününde Karun, Firavun, Hâmân ve Übey b. Halef ile birlikte olacaktır.”(7)
Ayet-i kerimede de Cenab-ı Hakk: “Sonra bunların ardından öyle bir nesil geldi ki, namazı terkettiler, heva ve heveslerine uydular; onlar bu taşkınlıklarının karşılığını mutlaka göreceklerdir. (Cehennemdeki «Gayya» vadisini boylayacaklardır.)” (Meryem 19/59)buyuruyor.
Gayya, kocaman bir vadinin ismi. Orada olacaklardır. MazÂllah, Allah bize anlayış ve zamanında tedarikler nasip etsin. Ama sadece kendisi değil. Kimlerle olacak biliyor musunuz? Kârunlarla, Hâmânlarla, Firavunlarla ve Übey bin Halef ile. Dört kişi sayılmış. Bunlarla birlikte yarın orada olacaklardır, azap göreceklerdir diye buyuruyor. Yani bu işin çok dehşetli olacağını göstermektedir. Onun için Miraç hakkında bunları mütalaa ederken, dinlerken behemehâl bugünden tezi yok kazaya kalmış mutlaka birçok kardeşlerimizin, hepimizin namazı var. Onu kaza etmek suretiyle yerine getirelim. Bir vakit namazı kazaya bırakmak vebaldir. Bu vebalden de kurtulmak için kaza yapacağız ama çok çok tevbe-istiğfar etmemiz lazım. Cenâb-ı Allah’tan da bağışlanmamızı dilememiz lazımdır. O itibarla tekrar tekrar sözlerimi bağlarken beni sabırla dinlediğiniz için teşekkürlerimi arz ediyorum. Bu mübarek gecenizi tebrik ediyorum. Nice nice Miraç gecelerine, sair mübarek gecelere, özellikle içerisinde bulunduğumuz üç aylar var. “Ve belliğnâ Ramazan” var. “Allahümme barek lena fi recebe ve şaban.” Hadisi tam okuyayım o zaman. Peygamberimizin duasıdır. Sizlerin de dillerinden düşürmediğiniz bir duadır, arada işitiyorum. Emin olun diyorum ki, maşallah bu kardeşlerimiz demek ki haberi var, bu duayı da ediyorlar. İnsan mutlu oluyor. Değil mi?
اللَّهُمَّ بَارِكْ لَنَا فِي رَجَبَوَشَعْبَانَ وَبَلِّغْنَا رَمَضَانَPeygamberimiz: “Ya Rab, Recep ve Şaban aylarını bize mübarek kıl. Bizi Ramazana ulaştır!”(8) şeklinde duası var. Bu münasebetle Miraç gecesinin insanlığa hayırlar getirmesini, özellikle zulüm altında inleyen Müslüman kardeşlerimizin kurtuluşuna vesile olmasına diliyor. Tekrar tekrar teşekkürlerimi arz ediyorum. Allah’a emanet olun. Selamün aleyküm.
Bu konuşma Abdullah Demircioğlu'nun 2018 yılında Umrede, Mirac Kandili gecesi Arafat´ta kayda alınmıştır.
17 Haziran, 2009
28 Haziran, 2011
03 Kasım, 2012
10 Kasım, 2017
30 Nisan, 2022
01 Haziran, 2021
22 Mart, 2020
01 Haziran, 2021