16 Eylül, 2023 - İzlenme: 1408
Bismillah
El-Hamdülillâh, ve’ss-salâtü ve ve’s-selâmü ‘alâ Rasûlillâh
Merhum Hayri Baba hazretlerinin bu dünya hayatını tamamlayıp ahirete irtihalinin sene-i devriyesindeyiz. Cenâb-ı Hakk kendisine sonsuz rahmeti ile muamele eylesin, Efendimiz aleyhisselama Cennet’te komşu kılsın; şehid, şühedâ ve sıddîkîn, pîr ve meşâyihîn zümresi ile Firdevs-i A‘lâ’da buluştursun inşallah. Cenâb-ı Hakk bizleri de sırât-ı müstekîm üzere olanlardan, Rabbimizi her daim hakkıyla zikreden zâkir, şükreden şâkir kullarından, Rabbimize layık bir kul, Efendimiz aleyhisselama layık bir ümmet, pîr ve meşâyihimize layık sadık birer evlat eylesin ve Ümmet-i Muhammed’in bilerek veya bilmeyerek işledikleri hatalarını, kusurlarını affeylesin. (Âmin)
Bu vesileyle yıllardır müzminleşen bir sorunu, üzerinde çokça spekülasyon yapılan bir hususu açıklamayı zaruret kabilinde görüyoruz. Konu, Merhum Hayri Baba hazretlerinin internet üzerinde dolaşan daktilo yazısı ile yazılmış manevi vasiyetnamesi hakkında olacaktır. Öncelikle şunu belirtmek isteriz ki maksadımız kimseyi üzmek veya hedef tahtasına koyup onu rencide etmek değildir. Meseleye yaklaşımımız ve ele alışımız İslâm’ın bize çizmiş olduğu daire içerisinde kalmak şartıyla; tarihi şimdiden geçmişe doğru bina ederek değil, bilakis yüce Rabbimizin yaratmış olduğu zamanın tabii akışına uygun ve sadık kalınarak İslam Tasavvuf tarihine önemli bir not düşmektir.
En önlemlisi de Merhum Hayri Baba hazretlerinin manevi mirasının tam, eksiksiz ve doğru bir şekilde hem yaşadığımız dönem için hem de bir sonraki nesillere aktarılması hususunu tashih edelim dedik.
Bunun ağır yükünün ve vebalinin üzerimizde daha fazla kalmasına göz yumamazdık. Peki, neden bugün bunu yapıyorsunuz diye sorulacak olursa, Hayri Baba hazretlerinin vefatı sonrası oluşan menfi ve karmaşık ortamın uzun seneler devam etmesine rağmen bir türlü durulmamasıdır. Üzülerek ifade etmemiz gerekirse bu süre zarfında tarîkimiz çok büyük darbeler aldı ve hırpalandı. Maalesef yaşanan bu menfi hadiseler, ruhumuzun derinliklerinde kapanması zor ve derin yaralar açtı, akıttığımız gözyaşlarımız adeta bir ummana dönüştü, iniltilerimiz ve üzüntümüz vücudumuzun her zerresine kadar nüfuz etti. Hal böyleyken tarîkimizin daha fazla zarar görmemesi için, aşağıda belirtilen fitne hadisinde özellikle hem büyük ölçekte hem de küçük ölçekteki fitne dönemlerinde yapılması gerekenler birer birer sıralanmıştır.
“Yakında büyük fitneler olacak, o fitnelerde (yerinde) oturanlar ayaktakilerden, ayaktakiler yürüyenlerden, yürüyenler koşanlardan, daha hayırlı olacaklar. Kim o fitne içinde bulunmuş olursa, ondan uzak dursun. O zaman bir iltica yeri, sığınacak mekân bulursa ona sığınsın.”(Buhârî, Menâkıb, 25)
Bu hadis-i şeriften mülhem, sığınılacak bir mekân olarak fitne ateşinin söndürülmesi için bir belli bir süre sükut etmeyi güvenli bir liman olarak seçtik. Bu süreçte Merhum Hayri Baba hazretlerinin sağlığında iken -1973 senesinde- iki şahit huzurunda bize vermiş olduğu Tarikat İcazeti gereği irşad faaliyetlerini vefatından sonra da devam ettirdik. Bulunduğumuz her ortamda tasavvufun inceliklerini, Allah´ı zikretmenin faziletlerini tevbe ve istiğfarın önemini ayet ve hadisler ışığında defâatle anlattık. Özellikle inâbe aldığım mürşidim Merhum Hayri Baba hazretlerinin adını herkese duyurmaya gayret ettim.
Sağlığında iken bize birçok manevi taltifte bulunduğunu, bize tasarruf ettiğini, kalbinden kalbimize doğru bir kapı açılıp oraya manevi fuyuzâtın tazyikinin geldiğini bir çok defa hissettim. Bize söylediği “Senin gibi bir evladım ancak yüz sene de bir gelir.” sözü hala kulaklarımda yankılanmaktadır. Buna dair daha çok şeyler anlatılabilir. Özellikle sağlığında iken Trabzon’u ziyaret ettiğinde müftülük yaptığım Arsin’deki evimde çekilen zikirde Merhum Hayri Baba Hazretlerinin bize manevi tasarrufta bulunduğunu, zikir esnasında çok önemli olayların yaşandığını söyleyebilirim. Başka bir zuhuratta meşâyih-i kirâm hazretlerinin de hazır bulunduğu manevi bir ortamda imam olarak vazifelendirdiğimizi belirtmek isterim. Bütün bunları söylerken kalbimde en ufak bir nefsaniyet, tabasbus bulunmamaktadır.
Her zaman Cenâb-ı Hakk’ın rızasını, Peygamber Efendimiz aleyhisselamın Sünnetini ve derin muhabbetini, Pir ve meşâyihimizin sevgisini ve hoşnutluğunu ve de bize bırakmış olduğu manevi mirası olan irşatlık vazifesini yerine getirmeye gayret ettim. Kırk küsur yıldır “Kalpler Ancak Allah’ın zikri ile felaha erer.” (Ra‘d, 13/28) ayetini Ümmeti Muhammed’e hatırlattım. Bir kişiye “Gelin Allah diyelim” dedirtmekten başka bir davam olmadı. Şan, şöhret, makam peşinde hiçbir zaman olmadım. Rıza-i Bârî’den başka bir niyetim olmadı.
Cilve-i Rabbanî gereği ağır sayılabilecek imtihanlardan geçtim, zaman zaman gönlümü kıran, ruhumu inciten, içime akıttığım gözyaşlarım oldu. Ama Rabbimden başkasının bilmesini istemedim bu gözyaşlarımı, yakarışlarımı ve dualarımı. Çünkü bu yol Pir Abdülkadir Geylânî Hazretlerinin de buyurduğu gibi dikenli bir yoldu ve ayağımıza batan ve ruhumuzu kanatan dikenler ne yazık ki çoktu.
Maalesef ruhumuzu kanatan, içimizi yaralayan bu dikenlerden bir tanesi de Merhum Hayri Babamız adına daktilo ile yazılmış olan tartışmalı manevi vasiyetnamesidir. Merhum Hayri Baba hazretlerinin sağlığında iken 1973 senesinde iki şahit huzurunda “Evladım sana bir icazet vereyim.” şeklinde buyurmuş olduğu icazet hala bendedir ve muhafaza altındadır. Dolayısıyla Merhum Hayri Baba adına daktilo ile yazılmış olan bu vasiyetname tartışmalıdır ve Hayri Baba hazretlerinin manevi mirasını tam olarak yansıtmamaktadır. İçerisinde birtakım ilaveler çıkartmalar yapılmak suretiyle tamir edilmeye çalışılsa da artık Basra harap olmuştur. Gönüller yıkılmış ve tarumar olmuştur.
Üstelik yakın zamanda basılan ve matbuattaki yerini alan Hayri Baba adlı kitapta ısrarla bu yanlışın tekrarlanması ve bunun düzeltilmemesi büyük bir vebaldir ve gaflettir. Merhum Hayri Baba hazretlerine ahirette hangi yüzle bakacaklar çok merak ediyorum. Allah’a kasem ederim ki, olmayan bir şeyin iddiasında asla ve kat´a değiliz. Merhum Hayri Baba hazretlerinin bize bıraktığı manevi irşatlık emanetine sahip çıkmaktan başka bir derdim olmamıştır.
Tasavvufa ilgi duyan ve Merhum Hayri Baba hazretlerinin manevi mirasını devam ettiren var mı diye merak eden, soran ey kardeşim!
El-Hak, tasavvufî irşâd icazetimiz vardır.
Sakın ha, şeytanın fısıldamalarına kapılıp da gönlünden olumsuz şeyler geçirip bizden muhabbeti kesip soğuma! Merhum Mürşidim Hayri Baba hazretlerinin söylediği gibi biz de aynısını söylüyoruz.
“Şayet gücünüz yetiyorsa Rasûllullâh Efendimize doğrudan sorun!”
17 Şubat, 2021
15 Nisan, 2017
20 Kasım, 2022
22 Aralık, 2016
03 Ocak, 2023
10 Haziran, 2021
02 Mart, 1994
02 Mart, 1994