08 Ağustos, 2010 - İzlenme: 4072
Bir rahmet ayı olan Ramazan’a kavuşmuş bulunuyoruz. Geçmiş milletlere de yazılmış olan oruç ve oruçla gelen bedenî rahatlık, sıhhat ve âfiyetin yanı sıra ibadetlerin kat kat ecir ve mükafatının oluşu, Cenâb-ı Allah’ın büyük bir lütfudur.
Bu ay herkes için büyük bir fırsat olmalıdır. Oruç ayına birkaç yönden bakmak lazımdır.
Ramazan orucu, Cenâb-ı Allah’ın kesin emridir. Bu husus iyice kavranmalı ve titizlikle bu ayın orucuna noksanlık getirmeden farz ifa olunmalıdır. Dinin, oruç tutmaları sıhhat açısından zararlı olanlar, yani hazık/uzman müslüman doktorların tespitiyle ortaya konulan gerekçeler doğrultusunda tutamayanlar hariç, bir gün bile olsa bu aydaki oruçta noksanlık yapmak büyük kayıptır. Kim bir gün bu şekilde oruçta lakayt davranırsa, senenin hepsini oruçlu bulundurmuş bile olsa o tek günü telafi edemeyeceğini unutmamalıdır.
Kur’ân-ı Kerîm’de buyruluyor:
“Ey iman edenler! Oruç sizden evvelkilere yazılıp farz kılındığı gibi size de farz kılınmıştır. Umulur ki sakınanlardan olursunuz.” (el-Bakara, 2/183)
Sevap bakımından ecri büyük bir ibadettir oruç…
“الصوم لى وانا اجزى به / Oruç benim içindir ve mükafatını da ancak ben veririm.” (Buhârî, Savm/2, 9, Libas/78; Müslim, Sıyâm/164; Muvatta, Sıyâm/58; Ebu Dâvud, Savm/25; Tirmizî, Savm/55; Nesâî, Sıyâm/41; İbnu Mâce, Sıyam/1, Edeb/58)
Bire on, yetmiş, yedi yüz ve daha fazlası bir sevap ki bunun takdiri O’na aittir.
Oruç tutanların iki sevinçli vakitlerinin olduğu hadîste bildirilmiştir.
“للصاﺋم فرحنان اذا افطرفرح واذا لقى ربه فرح بصومه / Oruçlunun iki sevinçli anı olur: İftar ettiği zaman ve Rabbine kavuştuğu an tuttuğu orucu sebebiyle mesrur olur.” (Buhârî, Savm/9; Müslim, Sıyâm/163)
Manevî yararları saymakla bitmez. Bunun yanında bedenler üzerinde sıhhat bakımından ne kadar çok etkisi olduğu da tartışılamaz. Hz. Peygamberin (s.a.s), “Oruç tutunuz ki sıhhat bulasınız” (Mecmua’z-Zevâid, III, 170; Taberânî) gibi müjdeleri unutulmamalıdır.
Ramazan; oruç ayı olmasının dışında Kur’ân ayı, hayr ve hasenât ayı olarak addedilmeli, fukarâyı koruma, zekâtlarını vereceklerin ise yıl dönümü olarak değerlendirilmelidir. Barış ayı, kardeşlik ayı, dua ayıdır o…
Bir gün Rasûlullâh (s.a.s) ashâbıyla konuşurlarken şöyle buyurmuşlardır:
“Cennetin öyle kapıları vardır ki, bunlardan biri ‘Reyyân’ kapısıdır. Bir diğeri şu kapı, bir diğeri de şu kapılardır.” Efendimiz (a.s) devamla; Reyyân kapısından oruç tutup yakıcı susuzluk çekenlerin girecek olduğunu, diğer kapılardan da şunların şunların gireceklerini, o kapılardan çağırılacaklarını belirtince orada bulunanlardan Ebû Bekr (r.a) sormuş,
“Bu kapıların her birinden çağırılacaklar var mıdır?” Bu soruya,
“Evet vardır, o da sensin” diye cevap verilmiştir. (Buhârî, Savm/4, Bed'ü’l-Halk/9; Müslim, Sıyâm/166; Nesâî, Sıyâm/43; Tirmizî, Savm/55)
Bu aklen de muhal değildir. Bir anda ayrı ayrı kapılardan girme nasıl olur, diye akla bir soru gelecek olursa deriz ki, bunlar Cenâb-ı Allah’a gayet kolaydır.
Oruç tutmakla mükellef olanların Cenâb-ı Allah’ın her emrinde olduğu gibi bunda da ciddiyet ortaya koymaları, bu ibadeti zedeleyecek hareketlerden sakınmaları lazımdır. İftar ve imsak vakitlerinde titizlik göstermeleri ve bu meyanda mideye değil bütün organlara orucu yansıtmaları gerekir.
Avamın orucu, havassın ve havassu’l-havassın oruçları diye üç kısma ayrılmış olan bu ibadet, havassın orucu derecesinde tutmalıdır. Böyle olan oruçlarda sevaplar bol olur. Ramazan bereketi böyle oruçlar üzerine yağar.
Ramazan ayında, mağfirete nail olunarak bayramla cennet müjdeleri alınabilir. Yoksa hutbeye çıkan Rasûlullâh’ın âminlerine, Cebrâil’in bir nevi beddualarına muhatap oluruz ki, yarınımız için bunlar kişiye telâfisi mümkün olmayan acılar getirir.
Saadet, mutluluk, sıhhat ve âfiyetler içerisinde, birçok Ramazan ve bayramlara kavuşmak dileğiyle…
19 Şubat, 2024
24 Aralık, 2020
05 Ekim, 2021
01 Mart, 2007
16 Kasım, 2011
27 Aralık, 2007
22 Temmuz, 2017
28 Mart, 2021