08 Ekim, 2016 - İzlenme: 1723
Dinî bilgilerin yanında yine her müslüman, kültürünü arttırmak için kitap okumayı bırakmamalıdır. Peygamberimize ilk gelen ayetler “OKU!” (‘Alak, 96/1) ile başlamaktadır.
Bugün ilme, tekniğe ağırlık verenler ile vermeyenlerin durumu ortadadır. Genel olarak müslüman milletler iktisadî yönden zayıf olduklarından ve belki de daha başka sebeplerden dolayı okuma şuurunu tam manasıyla kavramış değildir. Tabii ki bunda ailelerin fakir oluşları, kültür seviyeleri, tahsil hayatının uzun oluşu, ilmin diğer mesleklere göre çok kolay elde edilemeyişinin de çok etkileri vardır.
Eskiden öyle denirdi:
“Her şey için bir tek mani/engel, ilim için birden çok maniler, engeller vardır.”
Yine:
“İlmin başlangıcı soğandan acı sonu da baldan daha tatlıdır.” denilmiştir.
Nice imkânsızlıklar içinde okuyan kimseler vardır. Yine nice nice kimseler maddi imkânları yerinde olduğu halde okumamışlardır. Demek ki ilim yolunun yolcusuna lazım olan en büyük silah da sabır silahıdır. Yılmadan, yorulmadan ve usanmadan titizlikle çalışmak, yoluna devam etmek, karşısına çıkan engelleri aşmak… Bu da herkese nasip olmaz.
İlim öğrenmede, öğretmenin rolü büyüktür. Kutsal bir meslektir. İnançla bakılacak olursa başlangıcının peygamberler olduğu görülür.
“Ben muallim (öğretmen) olarak gönderildim” (Buhârî, İmân/22; Müslim, Eymân/40) diyen Hz. Muhammed (s.a.s)’dir. O, bize her şeyi, lazım; olanları öğretmiştir.
“Ben sizin için (evlatlarının üzerine sevgi ve şefkatle titreyen) bir baba gibiyim (bu yüzden faydanıza ve zararınıza olan her şeyi) size öğretiyorum.” (Ebû Dâvûd, Tahâret/4, hadis no:8) buyurmuşlardır.
İşte bunun içindir ki insanlığa faydalı olmak için öğretici olmak ne güzeldir! Yerine göre elimize aldığımız bir kitabın, bir derginin her sayfası, hatta her satırı karşımızda duran, biz onu elimize aldığımızda yanımızdan ayrılmayan şefkatli bir öğretmen gibidir. Bize yeni yeni şeyler öğretir.
Birçok bilgiler öğrenmek suretiyle, karanlıktan aydınlığa çıkarız. Ama şunu da unutmamak lazımdır ki, öğretmen ancak yol gösterir. Esas yine iş öğrenciye düşer. Bilgileri satırlardan sadırlara/gönüllere, kitaplardan kafalara aktarmak ve böylece o bilginin sahibi olmak…
Abdullah DEMİRCİOĞLU