05 Kasım, 2011 - İzlenme: 2521
Zuhûr:
Avrupa’nın kalbi olarak nitelenen Belçika’da niçin bir İslâm üniversitesi kurma ihtiyacı hissettiniz?
A. Demircioğlu:
Sorunuzun cevabı İslâm’ın gönderiliş prensiplerinde yakından alakalıdır.
‘Oku! Yaradan Rabbinin adıyla oku!’ ilahî fermânına muhatap olan Sevgili Peygamberimiz sallallâhü aleyhi ve sellem, Mekke’de gözden ırak bir noktada yer alan Hz. Erkam radıyallâhü anhın evinde, Medine’de ise Mescid-i Nebî’nin içinde bulunan Suffa’da ashâb-ı kirâmın önde gelen âlimlerini yetiştirmiştir.
İlmin ve âlimin önemini her fırsatta vurgulayan Efendimiz aleyhisselâm, şöyle buyurur:
“Beşikten mezara kadar, ilim öğreniniz.”
“İlim öğrenmek, kadın-erkek her müslümana farzdır.”
“Ya âlim ol, ya talebe ol, ya dinleyici ol, ya da bunları sevenlerden ol. Sakın beşincisi olma, yoksa helak olursun.”
Bilindiği üzere dinî eğitim-öğretim kurumları, İslâm kültür ve medeniyetinin mensubu olmaktan onur duyan müslüman ecdâdımızın büyük fedakârlıklarıyla mevcudiyetini sürdürebilmiştir. Kur’ân kursları, imam-hatip liseleri, ilahiyat fakülteleri, Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı eğitim merkezleri ile özel vakıf ve derneklerin yürüttükleri faaliyetler bunlardan ilk akla gelenlerdir.
Bu manevî okullardan mezun olanlar, yıllar yılı Avrupa’ya gelerek buradaki dinî eğitim ihtiyacını karşılamak gayesiyle özverili ve takdire şayan faaliyetler göstermişlerdir. Ancak Avrupa’nın eğitim seviyesi ve burada günden güne artan Müslüman nüfus karşısında bu eğitim gönüllülerinin nitelik ve nicelik bakımından yetersiz kaldıkları bir gerçektir. Nitekim sadece Belçika’da, 200 binin üzerinde Müslüman nüfus yaşamaktadır.
Bugün dünya üzerindeki ‘Müslüman imajı’ maalesef zedelenmiştir. Çeşitli vesilelerle İslâm’ın daha iyi anlatılması ve anlaşılmasına ihtiyaç vardır. Müslüman hoşgörüsü ve inancı, yaşam algısı bilinsin istiyoruz. Bu yolda bizlere önemli görevler düştüğünü idrak ederek, bu adımı attık.
Önemli bir husus da, Belçika’da ve Avrupa’nın genelinde Ehl-i Sünnet çizgisinde olmayan bazı zararlı akımların, din kisvesi altında yürüttükleri olumsuz faaliyetlerdir. Bunlar çeşitli yollarla temiz ve saf olan müslüman dimağları, kasıtlı olarak yanlış bilgilendirmekte ve yönlendirmektedirler. Hâlbuki müslümanların, doğrudan doğruya Kur’ân ve Sünnet’e rabıtalı, ilmî ve kültürel mirasına bağlı ve saygılı kadrolara ihtiyacı vardır. Burada yaşayan müslümanların, dinî ve kültürel bilgi, görgü ve etkileşimden büyük ölçüde yoksun olmaları, bu tip zararlı oluşumların işini kolaylaştırmaktadır.
Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde yaşayan müslüman kardeşlerimize dinî hizmet verecek kalifiye eleman bulmanın zorluğu ve bu ihtiyacın özellikle Ramazan ayında had safhaya çıkması, çözüm noktasında bizleri derin bir tefekküre itmiştir.
Yine çocuklarımızın ilk, orta ve lise seviyesindeki okullarda gördükleri dinî eğitimde, Cuma ve bayram namazlarında, düğün, cenaze ve kandil geceleri gibi dinî merasimlerde yaşanan sorunlar ile hastane ve hapishanelerde duyulan din görevlisi ihtiyacı;
Yüce dinimizin, Peygamberimizin, örf ve âdetlerimizin kaynağından doğru olarak öğrenilip öğretildiği akademik seviyede bir kurumun açılması fikrini bizlere ilham etmiştir.
“Niyet hayr, âkıbet hayr” prensibinden hareket eden az sayıdaki samimi müminin gayretleriyle 2005 yılında hayatımızı sürdürdüğümüz Belçika’nın Gent şehrinde, kısa adı İFEG olan Avrupa İslâm Üniversitesi kurularak aynı sene içerisinde faaliyete girmiştir.
Belçika kanun, tüzük ve yönetmeliklerine uygun olarak kurulan Avrupa İslâm Üniversitesi, Belçika’da alanında ilk olma özelliğini taşır.
Yazılı ve görsel medya ile birçok radyo ve televizyon programında geniş yankı bulan ve her kesimden büyük ilgi ve takdir gören kurumumuza, ilme ve yetişmiş insana değer veren hayırseverlerin teveccühleri artarak sürmektedir.
Zuhûr:
Buradaki İslâmî eğitim-öğretim kurumlarına bakıldığında, kurduğunuz üniversitenin oldukça kapsamlı bir eğitim faaliyeti yürüttüğü göze çarpıyor. Bir nevi eski dönemlerdeki medreseleri anımsatıyor. Bu yöndeki düşüncelerinizi alabilir miyiz?
A. Demircioğlu:
Evet, sorunuza binaen kapsamlı bir cevap vermede fayda görüyorum.
Bilindiği gibi hicrî III. yüzyılın sonuna kadar Ahmed b. Hanbel, Ebû Hanîfe, İmâm Şâfi ve İmâm Mâlik gibi, sevenleri, eserleri ve metotları günümüze kadar ulaşan birbirinden kıymetli âlimlerin yürüttüğü eğitim-öğretim çalışmaları, medreselerin kuruluşuna kadar aralıksız sürmüştür.
Günümüzdeki üniversitelerle hemen hemen aynı fonksiyonlara sahip olan medreselerin ve medrese geleneğinin X. yüzyılın sonlarına doğru Karahanlılarla başladığı görülür. Türkistan, İran, Irak, Mısır ve Anadolu’da kurulan yüzlerce medresede; bilim, kültür, sanat, tasavvuf ve ahlak alanlarındaki kıymetli çalışmalarıyla bugün bile insanları irşâd eden çok sayıda âlim yetişmiştir. Muhyiddin-i Arabî, Mevlânâ Celâleddîn-i Rumî, Akşemseddin, İsmail Hakkı Bursevî, İbrahim Hakkı Erzurumî bunlardan sadece birkaçıdır.
Sonraki dönem İslâm devletlerinin hemen hepsinde bu kurumun varlığını sürdürdüğü görülür. Medreselerde ağırlıklı olarak Kurân-ı Kerîm, Arapça, tefsîr, hadîs, fıkıh ve kelam gibi dinî dersler okutulmuştur. Adı geçen bu dinî ilimlerin yanı sıra matematik, astronomi, coğrafya ve benzeri pozitif bilimlere de yer verilmesi, dinî ve dünyevî bakımdan olgun ve hayatın hemen her alanında söz sahibi olan değerli âlimlerin yetişmesine zemin hazırlamıştır. Yine dönemin medrese eğitim sisteminde Ehl-i Sünnet dışındaki zararlı akımlarla da fikri planda mücadele edilmiştir.
Hülasa kurumumuz; bazı pozitif bilimin yanı sıra ağırlıklı olarak dini bilimlere ağırlık vermekte, geleneksel medrese eğitiminden esinlenerek modern eğitim-öğretim metotlarıyla faaliyetlerini sürdürmektedir.
Zuhûr:
Ders programı, eğitim süresi, mezunlara iş imkânı gibi hususlarda aydınlatır mısınız?
A. Demircioğlu:
Avrupa İslâm Üniversitesi’nde, her milletten müslüman öğrenci kayıt yaptırarak lisans düzeyinde eğitim alabilmektedir.
Ders programı; Türkiye’deki ilâhiyat fakülteleriyle akredite edilmiştir. Kur'ân-ı Kerim, Arapça, Tefsir, Hadis ve Fıkıh gibi İslamî ilimler ana ders olarak okutulmakta, bu temel İslamî ilimler, tamamlayıcı yan ilimlerle de desteklenmektedir.
Bütün dersler, alanında uzman öğretim görevlileri tarafından teorik ve uygulamalı olarak verilmektedir.
Eğitim dili; Arapça, Flamanca ve Türkçedir.
Eğitim süresi; 4 yıldır.
Kayıt yaptıran öğrencilerimize, imkânlar ölçüsünde her türlü kolaylık gösterilmeye çalışılmaktadır.
Mezunlarımız;
Camilerde imam, vaiz, vaize, hastane ve hapishanelerde din görevlisi, Belçika milli eğitim bakanlığına bağlı olan ilk, orta ve lise dengi okullarda din dersi öğretmeni ve dini alanın kapsadığı diğer hizmet dallarında, Belçika’da ve Avrupa’nın diğer ülkelerinde görev alabileceklerdir.
Fakültemiz, artan ihtiyaca binaen satın alınan 5000 m2lik yeni hizmet binasında bu sene, ikinci öğrenim yılını tamamlamıştır.
Yeni binamızda; tam donanımlı modern dersliklerin yanı sıra idarî odalar, sosyal aktiviteler için büyük bir toplantı salonu, mescid, kantin ve diğer yaşam alanları bulunmaktadır. Ayrıca araştırmacılar için zengin bir kütüphanemiz ve etüt odalarımız mevcuttur.
Avrupa İlahiyat Fakültesi; değerli öğretim görevlileri, öğrencileri ve eğitim gönüllüleriyle kuruluşunun beşinci yılında hedeflerinden sapmaksızın yoluna devam etmektedir.
Bilgi için 32.(0).9.233.02.38 telefonumuzdan bilgi edinebilir. Ayrıca bizlere;
www.ifeg.be internet sayfamızdan bize ulaşabilirsiniz.
Zuhûr:
Efendim, okurlarımızı bilgilendirdiğiniz için çok teşekkür ederiz. Son olarak söylemek istediğiniz bir husus var mıdır?
A. Demircioğlu:
Biz teşekkür ederiz. Nihaî hedefimiz;
“Eğitimli, kültürlü ve insanları dinî açıdan aydınlatabilecek yeterliliği olan din insanları yetiştirmektir.”
05 Şubat, 2012
19 Mart, 2022
17 Aralık, 2012
05 Kasım, 2011
05 Şubat, 2012
05 Mayıs, 2012
05 Mayıs, 2012
19 Mart, 2022