Ölüm Sana Gelir Bir Gün

Gelecek Önünüzde Keşfedilmeye Hazır
Bir gül gibi sararırsın Teneşire uzanırsın Sen kendini ne sanırsın? Ölüm sana gelir bir gün.

Aldanma hiç gençliğine
Güvenme hiç kimliğine
Kavuşursun benliğine
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Etin çürür toprak olur
Ağaç dalın yaprak olur
Sanma ondan kaçmak olur
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Ölümü unutma düşün
Sonra O’nadır dönüşün
Kötü yolda nedir işin?
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Bakarsın ki yolun sonu
Olursun masala konu
Sakın unutma sen bunu
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Üç şey seni takip eder
Kabrine kadar da gider
Diğerleri geri döner
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Çoluk-çocuk geri döner
Dünya hayatında biter
Toprağında otlar biter
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Gece gündüz çalışırsın
Bu hayata alışırsın
Topraklara karışırsın
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Gece ki çok uzun gece
Ölüm bakmaz yaşa gence
Yaşasan da tam keyfince
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Kabrin belirsiz olunca
Yatarsın boylu boyunca
Git, gel sen Kur’an yolunca
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Zikirle yaşayan ölmez
Zikirsiz yaşayan gülmez
Sanma sana ölüm gelmez
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Ömrünü geçirme boşa
Gel dergaha koşa koşa
Hayatı sürme yokuşa
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Orası ıssız ve karanlık
Burada kalışın bir anlık
Mezar mü’mine seyranlık
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Bazen çekersin hastalık
En büyük nimettir sağlık
Kalmaz elinde dünyâlık
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Dünyayla kibirlenip duran
Nasîb olmaz ise Kur'an
Bulunur bir hesap soran
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Gül bahçesi yahut çukur
İnsan işte sonun budur
Günah işlemeyi durdur
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Eşin dostun gelir ağlar
Çözülür dünyadan bağlar
Kötülük kime ne sağlar?
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Mezarına konulursun
Hayatından sorulursun
Ağaç gibi kırılırsın
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Kibirden başın göklerdesin
Şimdi ise yerlerdesin
Sor kendine ki sen nesin?
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Yapmalısın güzel amel
Senin olur ebed ezel
Bir Mürşide sen gel, ver el
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Saç ağarır gözün görmez
Hâlini kimseler bilmez
Ağlarsın da yüzün gülmez
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Karun’da dünyâya geldi
Halkına O neler dedi?
Azrail’den darbe yedi
Ölüm sana gelir bir gün.
Ebû Leheb gibi zâlim
Ölümü oldu çok elim
Varmaz söylemeye dilim
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Ebû Bekir ölmedi mi?
Melek ona gelmedi mi?
Bu dünyâdan göçmedi mi?
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Ali, Osman ile Ömer
Herkes bu yerlerden göçer
Ölüm bizi tek tek seçer
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Tûr dağında Mûsa olsan
Dünyâ dolu altın bulsan
Ölmemek için kullansan
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Sayılıdır nefesimiz
Kesilecektir sesimiz
Bize düşmandır nefsimiz
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Anne-baba, akrabalar
Hepsi mezarından kalkar
İşte o an mahşer başlar
Ölüm sana gelir bir gün.
 
En büyük nîmettir sağlık
Bazen çekersin hastalık
Kalmaz elinde dünyâlık
Ölüm sana gelir bir gün.
 
En güzelini giysende
En iyisini yesende
Azrail’i bil ensende
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Bıçak gibi kesse sözün
Temiz olmaz ise özün
Toprak dolar iki gözün
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Hak olmalıdır yakının
Olsa bir vadi altının
Ölüm değil midir sonun?
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Bütün dünyâya hükmetsen
Ülkeleri kat kat etsen
Sonun nedir merak etsen
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Gelen gider kalan var mı?
Dünyadan kam alan var mı?
Ölenleri soran var mı?
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Kanarya gibi ötsen de
Bin defa hacca gitsen de
Acı nedir bilmesen de
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Baharı katarız yaza
Hayatı satarız aza
Kefenleniriz beyaza
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Tabutumuzu çakarlar
Mezarımızı kazarlar
Toprak içine atarlar
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Sağı-solu hep kapalı
Aman Allah ne yapmalı?
Ölümden ibret almalı
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Dünyâyı dolaşıp gezsen
Güneşe ulaşıp gitsen
Ah arkadaş bunu bilsen
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Ama zikir ehli ölmez
Öldüğünü asla bilmez
Söylerim kimse işitmez
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Kefenimizi biçerler
Şerbetimizi içerler
Toprağa korda giderler
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Kalırız orada yalnız
Her yer sessiz, ıpıssız
İyi amele ver gel hız
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Üstümüzdeki serviler
Unutulmaz hiç sevgiler
Kimi ağlar, kimi güler
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Feryad-u figân etmeyin
Kötü yollara gitmeyin
Haram lokmayı yemeyin
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Kul olmalıyız Mevlâ’ya
Hasret çekeriz sılaya
Zikrederiz doya doya
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Rûhum cennetlerde uçar
Mevlâ’ya hep kanat açar
Münâfık aşktan ne anlar
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Üstümüzden yıllar geçer
Ölüm tek tek bizi seçer
Vâiz olup bize yeter
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Canlanıp da diriliriz
Uyanıp da silkiniriz
Adımız gibi biliriz
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Allâh’a hiç asi olma
Şerîat yolundan kalma
Günah çukuruna dalma
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Yollar kıvrılır da gider
Aylar, yıllar, günler biter
Ölüm gelince kim ne der?
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Sanma hesabın sorulmaz
O Allâh ki hiç yorulmaz
Ölüme çare bulunmaz
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Gururla kibirle gezme
Çok ağla da sakın gülme
Ölüm bana gelmez deme
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Doğduğun yer şehir belli
Yaşın olur kırk beş elli
Zengin bile orta halli
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Ölümün ne, sen nereli?
Sorulmaz ölenin hâli
Dünyânın kalır hayâli
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Bembeyaz kefene sarılacağız
Dostlarımızdan ayrılacağız
Hayatımızdan sorulacağız
Ölüm sana gelir bir gün.
      
Beyazlara bürünürsün
Topraklarda sürünürsün
Mezar olup görünürsün
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Sessizliğe göç edersin
Münker-Nekir’i beklersin
Ölümden evvel neredesin?
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Hesabımızı alırlar
Bir müddet orada kalırlar
Sonra bırakıp salarlar
Ölüm sana gelir bir gün.
 
İşle hayrı, etme günah
Çekme sonunda bin bir ah
Kıl namazını her sabah
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Kadın kocayı üzmesin
Sonunda ateşe düşmesin
Hiç hatırlatmadın demesin
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Güvenme mala-servete
Tedârik yap âhirete
Girme bu kadar külfete
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Sözümü anla ve dinle
Hiç çıkma karşıma kinle
Ölüm gelir onla binle
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Kemiklerin çürüyünce
Halk mahşere yürüyünce
Yaşlı olup büyüyünce
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Kabalığı bıraksana
Dönüp arkana baksana
Kalbde nurunu yaksana
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Yollar uzar uzar gider
Kötüye herkes kötü der
Kimileri yemedi bu yer?
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Yorgan-yatak beğenmezsin
Fakire bir pul vermezsin
Saklarsında hiç yemezsin
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Çiçeklerde sararırlar
Bulutlarda kararırlar
Herkes mezara varırlar
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Sevgi ile sıcacık ol
Güzel yaşa huzurla dol
Yoktur gidecek başka yol
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Nerede evler kaşâneler?
Kimindir bu virâneler?
Akıllılar divâneler
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Diktiğin meyve kalacak
Ektiğin hayrın olacak
Gülistânın da solacak
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Mülti-milyarder de olsan
Villaya saraya konsan
Ağza kadar ilim dolsan
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Ağaç dalları yerlerde
Rahmet bulutu göklerde
Şifâ ararsın ellerde
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Rahmet yağar topraklara
Halk doluşur sokaklara
Gidersin tâ uzaklara
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Ölür baban ölür anan
Kalmaz sana hiç bir yanan
Ey kendini büyük sanan!
Ölüm sana  gelir bir gün.
 
Haram-helal aramazsın
Yatacak yer bulamazsın
Burada bâki kalamazsın
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Sabah işine gidersin
Akşam evine dönersin
Beyaz kefeni giyersin
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Düşünceye dalmalısın
Ondan ibret almalısın
Doğru yolu bulmalısın
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Hepimiz bir uykudayız
Ölü kalkar, biz kalkmalıyız
Hayır işleri yapmalıyız
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Dünya uyku evi sanki
Gâye bu değil inan ki
Ölmeden evvel uyan ki
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Herkese hayra koşarım
İftirâya şaşarım
Dinmez akar şu yaşlarım
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Bir gün hesap vereceksin
Mahşere getirileceksin
Dediğini göreceksin
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Ellerim uçsuz semada
Gözlerim ağlamada
Ne  buldun ki bu dünyâda
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Kimi Rabbine hayrandır
Aşıklar O’na uyandır
Rabbim bizi de uyandır
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Teker teker çağrılırız
Karanlık yere varırız
Rabbim sana yalvarırız
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Ayak ayağa dolanır
Gözlerin görmez bulanır
Bazen insan duygulanır
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Dilim adını heceler
Uykusuzum hep geceler
Biter gider eğlenceler
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Mezarımızı kazarlar
Oyunumuzu bozarlar
Çukur içine atarlar
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Ölme gel sevgili ölme
Ağla ağla da hiç gülme
İstersen kabre gel girme
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Belli değil midir yaşın?
Nerede dünkü arkadaşın?
Bekler seni mezar taşın
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Söyle yalan, et iftira
Yalanın etmez hiç para
Gelirsin sende mezara
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Nefes nefes, soluk soluk
Kanım akar oluk oluk
Sanma olur bize yokluk
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Zikri al gel sen diline
Ağla ağla şu haline
Yerden arşa dek biline
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Hiç mi yoktur ibret alman?
Yok mudur senin utanman?
İster Türk ol, ister Alman
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Eksilmez başımdan ağrım
Hasret ile yanar bağrım
Budur işte Hakka çağrım
Ölüm sana gelir bir gün.
 
En güzel ahlâk bizdedir
Hayâ temelimizdedir
Azrâil ensemizdedir
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Ağaç gibi devrilirsin
Musallaya verilirsin
Adın gibi de bilirsin
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Toprak tenimizi öper
Üstümüzde otlar biter
Anlayana bu da yeter
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Kıyamete var seneler
Ağlar arkada anneler
Genç ihtiyar, neler neler
Ölüm sana gelir bir gün.
 
İçimde bir volkan parlar
Sanırım dünya hep yanar
Herkes kendini ne sanar?
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Gel kardeşim şerri terk et
Bu günde Rabbe itaat et
Başlar mezara hareket
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Çok uzundur bu yolculuk
Ne kötüdür kovuculuk
İyidir arabuluculuk
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Değişmeli kötü huyun
Isınacak bir gün suyun
Derler bu mevtâyı yuyun
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Omuzlanacak tabutun
Kırılacaktır her putun
Kalmayacak hiç umudun
Ölüm sana gelir bir gün.
 
İyiye selam dururlar
Onu göz gibi korurlar
Hesabı kolay alırlar
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Mü’mine yerle gök ağlar
İnler dağlar ile taşlar
Yıkılır evler ve bağlar
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Kaçamazsın gitmek için
Öleceksin bitmek için
Derim sana bilmek için
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Köy yolunun sokakları
Hey Allâh’ın korkakları!
Söndürecek ocakları
Ölüm sana gelir bir gün.
 
Abdullah Demircioğlu

ŞİİR